Yüzüklerin Efendisi üçlemesi, 1954 yılında yayınlandığından itibaren dünyanın en çok sevilen fantastik romanlarından biri oldu. Serinin yazarı J. R. R. Tolkien, Gollum karakterinden ilk olarak 1937 yılında yayınlanan 'The Hobbit' kitabında bahsetmişti. Gollum daha sonra, Yüzüklerin Efendisi Yüzük Kardeşliği, İki Kule ve Kralın Dönüşü kitaplarında devam eden hikayede de önemli bir karakter olarak karşımıza çıktı.
Asıl adı Smeagol olan Gollum, aslında bir hobitti. Anduin Vadileri’nde yaşayan bir tür olan Kılayak Hobbitlerindendi. Ninesiyle mutlu bir hayat yaşamış, sonra kaderi bir gün kuzeni Deagol ile nehirde balık tutarken tamamen değişmiştir. Karanlıklar efendisi Sauron’un dünyaya hükmetmek için yarattığı güç yüzüğü, kendi iradesi olduğu söylenen ve karanlık güçler ihtiva eden bir nesneydi. Son İttifak Savaşı’nda Sauron’un parmağını keserek yüzüğü almayı başaran Isildur, aynı zamanda Sauron’un da gücünün neredeyse tamamının tükenmesine yol açmıştı. Ancak Yüzük, Isildur’u da terk etti ve Ferah Çayırlar’daki nehrin içinde uzun yıllar kaldı. Kahramanımız Smeagol ise, kuzeniyle balık tutarken yüzüğü burada bulmuş oldu.
Görünüşte sadece parmağınıza taktığınızda ortadan kaybolmanızı sağlayan sihirli bir yüzük gibi görünen Güç Yüzüğü, daha ilk karşılaştıkları anda Smeagol’ün bir cinayet işlemesine neden olmuştu. Yüzükle karşılaşan kuzenlerin birbirine düşmesi çok uzun sürmedi. Barındırdığı tanrısal güç sayesinde Yüzük, Smeagol’un kuzeni Deagol’ü oracıkta öldürerek kendisine sahip olmasını sağladı. Bu olaydan sonra yüzük, uzun yıllar boyunca Smeagol’de kaldı. Yıllar boyunca kaçıp, Dumanlı Dağlar’ın altında yüzükle beraber sefil bir hayat süren Smeagol, zaman geçtikçe yüzüğün etkileri yüzünden tükendi. Çünkü güç yüzüğü, sahibine uzun bir ömür bahşediyor ve aslında onu tutan kişiye -yüzük taşıyıcısına- sahip oluyordu. Gollum ismi ise, neredeyse tamamen dönüşmüş bedeninden çıkan sesler yüzünden ona takılan isimlerden biriydi. Konuşurken veya yemek yerken çıkardığı öğürtü benzeri sesler çoğunlukla "Gollum… Gollum…" şeklindeydi!
Gollum, Dumanlı Dağlar’ın altında yüzükle geçirdiği yaklaşık 500 yıl boyunca cinayetler işledi, çiğ etle beslendi, vücudu başkalaştı. Yazarı Tolkien’in tabiriyle, "yüzük o mağarada kendini sakladı." Geçen yüzyıllar boyunca vücudu ve zihni tamamen dönüşüm geçiren zavallı Smeagol, artık Gollum’a dönüşmüştü ama şizofrenik bir hale de gelmişti. Sürekli kendisiyle münakaşa ediyor, içindeki Smeagol ve Gollum karakterleri ayrı ayrı başının etini yiyordu. Daha mülayim olan yanı hala Smeagol olarak kalmıştı, bu yüzden birisi ona Smeagol diye seslendiğinde dönüşüm geçirmeden önceki masum zamanlarını hatırlayıp mutlu oluyordu… Ancak Yüzük’ün etkisiyle çıldırmış olan yanı, Gollum’du ve onu bencil, acımasız biri olmaya itiyordu. Ama istediği kadar kötü olmaya çalışsın, neredeyse erimiş küçücük bedeni, zayıf kolları ve perde ayakları ile, kimseye zarar verebilecek durumda da değildi.
Beş yüzyıl sonra, yüzük için artık harekete geçme zamanı gelmişti ve yeni sahibine doğru yol almak için, Gollum’u terk etti. Ve sonunda maceracı hobbit Bilbo Baggins, Dumanlı Dağlar gezisi sırasında yüzüğe rastladı. Yüzüğü kaybeden Gollum, çılgına döndü! Bütün yaşamını tüketen, gücüyle onu esir eden biricik sevgilisi yüzük, artık gitmişti. Gollum, "Sevgilim, doğum günü hediyem" gibi isimler taktığı yüzüğe en çok "Kıymetlim" diye seslenirdi.