Dracula
Şimdiye kadar Dracula defalarca beyazperdeyede boy göstermiş. En çok tekrarlanan sinema rekorunu da elinde bulundur. Transilvanya'da yaşayan Dracula Enderun mezunu olduğunu hatta ve hatta Fatih Sultan Mehmet'le aynı sıraları paylaştığını biliyormuydunuz? Kimdir bu Dracula? Romenlerin milli kahraman haline getirdiği Kont Dracula'nın gerçek hayat hikâyesini öğrenince abartılı bir korku kahramanıyla karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz. Dracula'yı "kan içen" vampir sıfatı ile sinemaya konu oluşturan Romenler değil İngilizlerdir. İngiliz yazar Bram Stroker'ın romanından esinlenen beyaz perde ustaları, çektikleri yüzlerce versiyon Dracula filminde tarihi gerçeklerden oldukça uzak seyretmişlerdir. Kont dracula yani gerçek adıyla "Vlad Thepes," Fatih'le aynı zamanda Osmanlı sarayında yetişmişti ancak Fatih'le arası hiçte iyi değildi. Vlad zamanında Eflak diye geçen bölgeye (bugünkü Transilvanya) "voyvoda" olarak atanmıştı. Fatih döneminde Osmanlıları Balkanlarda en çok zorlayanların başında Dracula geliyordu. Figürde de görüldüğü gibi Türk halka yaptığı işkenceler ve Osmanlılara baş kaldırması Fatih'in üzerine sefer düzenlemesine neden oldu ve bu savaşta "mağlup" oldu. İstanbul'da yargılanıp halkın önünde asıldı, kellesi diyar diyar dolaştırıldı. Ancak Draculanın bu sonunu Romenler kabullenmiyorlar ve "O ölmedi, ölemez ki" demeyi tercih ediyorlar. Vlad Dracul 15.yy'da yaşamış gerçek bir Romanya prensiydi. Ordusunu Türklere karşı kışkırtmakla ünlüydü. Romanya'da bugün bile O'na bir kahraman gözüyle bakılmaktadır. (Örneğin Romanya ordusu, modern bir saldırı helikopterine AHO1-RO Drakula ismini vererek O'nu onurlandırmışlardır.) Kahraman olmasının yanı sıra Vlad Dracul, bir seri katil ve en favori öldürme şekli kazığa geçirmek olan Canavar ruhlu bir adamdı. Bu bir çeşit çarmıha germe işlemiydi, ama kurban çarmıha asılmak yerine uzun, sivri bir sırıkla alttan kazığa geçiriliyordu. Diğer bir şekilde söyleyecek olursak kazık vücudu dikey bir şekilde geçerdi. Daha sonra bu bir orman dolusu vücut, onları seyretmekten ve kulak tırmalayıcı seslerini dinlemekten zevk alan Vlad Dracul için sergilenirdi. İddiaya göre Vlad Dracul ,bir keresinde 20.000 Türkü bu şekilde öldürüp düşmanlarını korkutup uzak tutmak için kazığa geçirilmiş tüm bedenleri bostan korkulukları gibi sıra sıra dizmişti. Vlad Dracul gerçek bir vampir olmadığı gibi yine de modern vampir hakkında en inanılabilir tanıma sahipti. Vlad Dracul, yemeklerinde kurbanlarının kanlarını çorba gibi ekmeğini banıp yerdi. "Bu söylenti 1463'te bulunan en kurallara uygun ve dürüstçe hazırlanmış belgelerden biri olan -The Story of a Bloodthirsty Madman called Dracula of Wallachia- ile uygunluk göstermektedir." Yani Vlad'ın insan kanı içmekten gerçekten zevk alıyor olması oldukça mümkündü. Vlad Dracul'un etkisi altında kalan, Bram Stoker'ın yarattığı vampir daha esaslıydı ve oldukça açık bir şekilde bilinen film versiyonlardaki kötü karakterden çok daha çirkindi. (1922'de yapılan Alman filmi Nosferatu'da Stoker'ın tam olarak istediği gibi betimlenmiş olduğu söylense bile) Şunu hatırlatmak gerekir ki; efsaneye uygun olarak vampirler esasen çirkin, kokulu, çürümeyen cesetlerdi. Stoker ve 1922 filmi Nosferatu, modern, nazik ve kibar versiyonlarından çok farklı olarak grotesk bir vampir geleneğini izlemişlerdir. Paranormal dünyada, Vampirlerin geceleri dolaşması ve gündüzleri de mezarlarında kalması, astral projeksiyon fenomenlerinden biri olabilir. Bunu a fiziksel bedenden ayrılan ruhun astral uçuşa geçmesi ve üç boyutlu maddesel dünyadan ayrılması olarak açıklayabiliriz. Astral beden fiziksel bedenden ayrılarak -inançlara göre- beden dışı tecrübelerle seyahat eder. Eski dini inançlarda yoğun olarak bahsi geçen bu tecrübe vampirlerin kan ararken kullandıkları bir yöntem olarak algılanmaktadır. 1462 yılında III. Vlad'ın ordularının yenilmesiyle Eflak yeniden Osmanlı Devleti'ne bağlanmıştı. Vlad Macaristan'a bağlı bir beylik olan Erdel'e kaçarak Macaristan kralı Matthias Corvinus'tan yardım istedi. Ancak Eflak'taki Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı yeni yönetimi tanımış olan Macaristan, yardım talebini kabul etmedi. Vlad Matthias Corvinus'un emriyle 1462 yılında tutuklandı ve Budin'e getirildi. Önce hapsedilen Vlad, daha sonra kral ve ailesiyle iyi ilişkiler kurdu. 1474 yılında sürgün dönemi sona erdi. Bu tarihten itibaren Eflak'ı yeniden ele geçirme planları yaptı. 1476 yılında kuzeni Stefan Cel Mare (Büyük Stefan) ile birlikte Eflak'a döndü ve voyvoda ilan edildi. Aynı yıl 300 askeriyle birlikte yeniden Osmanlı ordularına yenildi. Esir alınan askerleri kazıklara oturtuldu. Öldürülen III. Vlad'ın kesilen başı öldürüldüğünü ispat etmek için İstanbul'a II. Mehmet'e gönderildi. Vlad'ın bir vampir olduğu rivayeti Almanya, Macaristan ve Rusya'da yayıldı. Buna rağmen Romen halkı onu bir kahraman olarak görmeye devam etti. Daha sonra Bram Stoker III. Vlad'dan esinlenerek Dracula adlı romanı yazmıştır. Böylece Vlad, meşhur vampir Kont Drakula'ya dönüştü. Drakula'nın şatosu olarak bilinen Karpat dağlarındaki Bran Şatosu Veliaht Dominic von Habsburg'a Romanya'da törenle 26 Mayıs 2006'da iade edildi. Romanya 1948 yılında şatoya el koymuştu.