Bu film-içinde-film, dünyayı pek ilgilendirir görünmese de iki ulusu sürekli meşgul eden bir
tartışma konusunu kendisine ana eksen edinmiş durumda.
Ararat 1915 ve 1923 yılları arasında, Birinci Dünya Savaşı ve sonrasında, Ermenilerin pek hoşnut
olmadıkları, Türklerin de üzerinde durulmasından öfke duydukları bir dönemi konu alıyor. Ermeni
asıllı Kanadalı sinemacı Atom Egoyan, kariyerindeki bunca yılın sonunda, nihayet bu tartışmalı
dönemdeki olayları beyazperdeye taşımaya soyunmuş. Tarihin bu diliminde Osmanlı İmparatorluğu'nun
1.5 milyon Ermeninin ölümünden sorumlu olduğu iddiası yıllardır Ermeniler tarafından propaganda
malzemesi olarak kullanılıyor. Osmanlı İmparatorluğu'nun ardından kurulan modern Türkiye
Cumhuriyeti ise, bu dönemde sadece bir zorunlu göç hareketi olduğu tezini savunuyor.
Filmin kendisi, tarihteki mevzubahis dönemi anlatan bir filmde çalışan genç bir şoförün
(David Alpay) gözünden anlatılıyor. Çekimler sırasındaki çalışmaları, genç adamın kendini
kendisini keşfetmesine yolaçıyor.
Senarist-yönetmen Egoyan, verdiği röportajlarda, Ararat'ta Türk düşmanlığı bulunmadığını,
filmin olabildiğince objektif olduğunu iddia ediyor ve dikkatle izlenmesi gerektiğini savunuyor.
Oysa hem Ermeniler hem de Türkler filmden mutsuz görünüyor. Her iki taraf da kendi tezlerine
haksızlık yapıldığı iddiasında.