Yıl 1238. Selçuklu sultanı Ulu Keykubat bir yıl önce zehirlenerek öldürülmüştür. 150 yıldır adım adım büyüyüp güçlenen Selçukluyu kargaşa dolu bir dönem beklemektedir.
Çinden Polonyaya kadarki bütün ülkeler Moğol işgali altındadır. Kimsenin durduramadığı bu tehlikeli güç, şimdi de Türklerin huzur dolu yurdu Anadolu kapılarına dayanmıştır. Türk-Moğol savaşı çıkmak üzeredir. Bütün dünyayı ateşe veren Moğol istilasından korunmanın tek yolu Türk devletleri arasında birlik oluşturmaktır. Altın Orda Devleti de bu birliğe katılmak istemektedir.
Bu birliği gerçekleştirmenin yoluysa, Çise Hatunun Altın Orda Hanının oğluna gelin gitmesidir. Moğollarsa, bu birliği engellemek için Çise Hatunu yok etmeye kararlıdırlar. Başlarında Camokanın olduğu bir Manguday birliği, bu amaç için gönderilmiştir.
Ancak Camokanın işi o kadar da kolay değildir. Karşısında efsane kahraman Karaoğlan vardır.
Anadoludan başlayıp Kafkas dağlarında uzanacak heyecan ve tehlike dolu yolculuk başlar. Üstüne üstlük Karaoğlan, iki güzel tehlikenin de tam ortasındadır; Bey kızı Çise Hatun ve yankesici Bayırgülü!
Tehlike, eğlence ve aşk dolu bu yolculuk, on binlerce kişilik üç dev ordunun kıran kırana savaşının tam ortasına kadar uzanır.
Anadolunun kaderi Karaoğlanın elindedir. Ele avuca sığmayan güzeller güzeli Bayırgülü, Asyanın en iyi kılıç kullanan adamı Baybora, büyük savaşçı Balaban ve Karaoğlanın akıl hocası Çalık, bu büyük destanın kader ortaklarıdır.